Koronavirüs salgınının (COVID-19) yayılmasını önlemek, virüsün yayılım hızını yavaşlatmak ve toplum sağlığını korumak amacıyla alınan tedbirler yanında ekonomik hayatı yakından ilgilendiren birtakım tedbirler alınmakta ve düzenlemeler yapılmaktadır.
Bu çerçevede 17.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de 7244 sayılı Yeni Koronavirüs (COVID-19) Salgınının Ekonomik Ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (Koronavirüs Tedbirleri) yayımlanarak sermaye şirketlerinin kar payı dağıtımına ilişkin birtakım sınırlandırmalar getirilmiştir.
Kanunun genel hukuk düzlemi içindeki yeri, Anayasal ve evrensel hukuk ilkelerine uygunluğu ayrı bir tartışma konusudur ve bu tartışmalara bu yazıda girilmeyecektir. Bu yazımızda sınırlamanın tam olarak anlamı ortaya konulmakta, sınırlamaya aykırı hareket edilmesinin ortada açık bir kanun düzenlemesi olması nedeniyle gerek Türk Ticaret Kanunu gerek ise Vergi Hukuku bakımından ortaya çıkarabileceği sonuç ve tartışmalara ışık tutulmaktadır.
7244 sayılı Kanun’un 12. Maddesi aynen şu şekildedir:
MADDE 12 - 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 13 - (1) Sermaye şirketlerinde, 30/9/2020 tarihine kadar 2019 yılı net dönem karının yalnızca yüzde yirmi beşine kadarının dağıtımına karar verilebilir, geçmiş yıl karları ve serbest yedek akçeler dağıtıma konu edilemez, genel kurulca yönetim kuruluna kar payı avansı dağıtımı yetkisi verilemez. Devlet, il özel idaresi, belediye, köy ile diğer kamu tüzel kişilerinin ve sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait fonların, doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip olduğu şirketler hakkında bu fıkra hükmü uygulanmaz. Bu fıkrada belirtilen süreyi üç ay uzatmaya ve kısaltmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(2) Genel kurulca 2019 yılı hesap dönemine ilişkin kar payı dağıtımı kararı alınmış ancak henüz pay sahiplerine ödeme yapılmamışsa veya kısmi ödeme yapılmışsa, 2019 yılı net dönem karının yüzde yirmi beşini aşan kısma ilişkin ödemeler birinci fıkrada belirtilen sürenin sonuna kadar ertelenir.
(3) Bu maddenin kapsamına giren sermaye şirketlerine ilişkin istisnalar ile uygulamaya dair usul ve esasları belirlemeye, Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşünü almak suretiyle Ticaret Bakanlığı yetkilidir.”
Bu çalışmamız; anonim ve limited şirket genel kurul toplantılarında alınacak kararların, koronavirüs sebebiyle uygulanan tedbirler kapsamında çıkarılan Kanun hükümleri çerçevesinde incelenmesini ve kanuna aykırılık yaptırımının tespit edilmesini amaçlamaktadır.
I. 7244 Sayılı Kanun İle Kar Payına İlişkin Alınacak Kararlara Getirilen Sınırlamalar
Kanun ile getirilen sınırlamaları şu şekilde sıralamak mümkündür:
1. Sermaye Şirketlerinde, 30/9/2020 Tarihine Kadar 2019 Yılı Net Dönem Karının Yalnızca Yüzde Yirmi Beşine Kadarının Dağıtımına Karar Verilebilir
Kural olarak Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 408/2, d. maddesi anonim şirketler; 618/1, e. maddesi de limited şirketler için kar payı hakkında karar verilmesini genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında düzenlemektedir. Bu çerçevede şirketler, kanun ve esas sözleşmelerindeki hükümlere uygun olmak şartıyla kar payı hakkında serbestçe karar verme hak ve yetkisine sahiptirler.
Koronavirüs salgını sebebiyle alınan tedbirler kapsamında çıkarılan kanun ile getirilen düzenlemede, genel kurulun devredilemez görev ve yetkilerinden olan kar payı dağıtımı hakkında karar alınmasına sınırlama getirilmiş ve sermaye şirketlerine 30.09.3020 tarihine kadar 2019 yılı net dönem karının yalnızca %25’ine kadar olan kısmının dağıtımına karar verilebileceği, bundan daha fazla bir dağıtım kararı verilemeyeceği emredici şekilde hükme bağlanmıştır.
2. Geçmiş Yıl Karları Ve Serbest Yedek Akçeler Dağıtıma Konu Edilemez
Kural olarak TTK’nin 509/2 maddesi anonim şirketler; 608/1 maddesi de limited şirketler için dağıtılabilecek kar payının kapsamını net dönem karı ve serbest yedek akçeler olarak düzenlemektedir.
Koronavirüs salgını sebebiyle alınan tedbirler kapsamında çıkarılan kanun ile getirilen düzenlemede, geçmiş yıl karları ve serbest yedek akçelerin dağıtıma konu edilemeyeceği, emredici şekilde hükme bağlanmıştır.
3. Genel Kurulca Yönetim Kuruluna Kar Payı Avansı Dağıtımı Yetkisi Verilemez
TTK’nin 509/3 maddesi anonim ve limited şirketler (m. 644/1, b. maddesi atfı ile) için kar payı avansı konusunun Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın bir tebliği ile düzenleneceğini öngörmektedir.
09.08.2012 tarihli Kar Payı Avansı Dağıtımı Hakkında Tebliğ’in 5. maddesi uyarınca, gerekli şartların varlığı durumunda şirket genel kurulunun kar payı avansı dağıtılması konusunda karar alabileceği ve 9. maddesinde yönetim kurulunun bu konudaki görevleri düzenlenmektedir.
Koronavirüs salgını sebebiyle alınan tedbirler kapsamında çıkarılan sözkonusu kanun ile getirilen düzenlemede, genel kurulun yönetim kuruluna kar payı avansı dağıtımı yetkisi de veremeyeceği, emredici şekilde hükme bağlanmıştır.
4. Genel Kurulca 2019 Yılı Hesap Dönemine İlişkin Kar Payı Dağıtımı Kararı Alınmış Ancak Henüz Pay Sahiplerine Ödeme Yapılmamışsa Veya Kısmi Ödeme Yapılmışsa, 2019 Yılı Net Dönem Karının Yüzde Yirmi Beşini Aşan Kısma İlişkin Ödemeler Birinci Fıkrada Belirtilen Sürenin Sonuna Kadar Ertelenir
7244 sayılı Kanun’un yayımlanmasından önce gerçekleştirilen genel kurul toplantılarında 2019 yılı hesap dönemine ilişkin %25’i aşacak şekilde kar payı dağıtımı kararı alınmış ancak henüz ödemeleri gerçekleştirilmemişse veya kısmi ödeme yapılmışsa, 2019 yılı net dönem karının %25’ini aşan kısma ilişkin ödemeler de 30.09.2020 tarihine kadar erteleneceği, emredici şekilde hükme bağlanmıştır. Şirket, var olan genel kurul kararına rağmen %25’i aşan kısım için ödeme yapamayacağı gibi pay sahipleri de %25’i aşan kısım için 30.09.2020 tarihine kadar şirketten herhangi bir ödeme talep edemeyeceklerdir.
2019 yılı hesap dönemine ilişkin alınan kar payı dağıtımı kararlarının %25’i aşmayan kısmı konusunda herhangi bir sınırlama ve/veya erteleme söz konusu olmayacaktır. Bu durumda şirket genel kurul kararına uygun olarak ödemeleri yapmakla yükümlüdür.
5. Kanunun Yayımlanmasından Evvel Dağıtımına Karar Verilmiş Geçmiş Yıl Karları ile Yönetim Kuruluna Verilmiş Olan Kar Dağıtım Yetkisinin Uygulanıp Uygulanamayacağı
Kanun yalnızca 2019 yılı hesap dönemine ilişkin kar payı ödemelerinin erteleneceğini hükme bağlamıştır. Kanun’un yayımı tarihinden önce gerçekleştirilen genel kurul toplantılarında “geçmiş yıl karlarının dağıtımı”na ve/veya “kar payı avansı dağıtımı” konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesine dair alınan kararların erteleneceği hükme bağlanmamıştır. Örneğin genel kurul, kanunun yayımı tarihinden önce gerçekleştirdiği toplantıda geçmiş yıl karlarının dağıtımına karar vermiş ancak ödemeyi henüz gerçekleştirmemiş olabilir. Bu durumda kanunda açıkça bir yasak öngörülmemiş olması sebebiyle, ödemelerin erteleme kapsamına girmeyeceği sonucuna ulaşılabilecektir.
Yine aynı şekilde kanunun yürürlük tarihinden önce gerçekleştirilen toplantıda kar payı avansı konusunda karar alınmış ve yönetim kuruluna yetki verilmiş ancak ödemeler henüz gerçekleştirilmemişse, ödemelerin erteleme kapsamına girmeyeceği sonucuna ulaşılabilecektir.
II. 7244 Sayılı Kanun İle Kar Payına İlişkin Alınacak Kararlara Getirilen Sınırlamalara Aykırı Alınan Kararlara Ve Gerçekleştirilen Uygulamalara Uygulanabilecek Yaptırımlar
7244 sayılı Kanun’un Yürürlük başlıklı 17. maddesi hükmü uyarınca kar payı dağıtımının düzenlendiği 12. madde 17.04.2020 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu sebeple, ilgili sınırlama 17.04.2020 tarihinden sonra yapılacak genel kurullarda bu yönde karar alınmasına engel olacak ve 12/2. maddesi gereği kanunun yayımı tarihinden önce alınan ancak ödemesi yapılmayan 2019 yılı kar paylarına ilişkin kararlar hakkında uygulanacaktır.
17.04.2020 tarihinden önce alınan ve ödemeleri gerçekleştirilen 2019 ve geçmiş yıllara ilişkin kar paylarının dağıtımına, kar payı avansına ilişkin kararlar herhangi bir şekilde getirilen sınırlamadan etkilenmeyecektir.
Kanun’un kapsamına giren şirketler açısından ise Kanun’un yayımı tarihinden sonra alınacak kararlar ile yapılacak ödemeler bakımından emredici yasaklamaları uygulamak bir zorunluluk olacaktır.
Kanun’un emredici yasaklama düzenlemelerine rağmen, aksi yönde karar alınması durumunda ise bu kararlara karşı başvurulacak hukukî yolların tespiti bakımından öncelikle, getirilen sınırlandırmaların niteliğinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Getirilen sınırlandırmaların, şirketlerin sermayesinin ve öz sermayelerinin korunması gerekliliği amacını taşıdığı düşünülmektedir. Bilindiği üzere TTK’nin 376. maddesi sermayenin kaybı ve borca batıklık durumunda izlenmesi gereken yolu düzenlemektedir. Geçmiş yıllara ilişkin kar dağıtımı yapılmaması veya 2019 yılına ilişkin ise sınırlı olarak yapılması suretiyle şirketlerin öz kaynaklarının korunması ve yaşanılan olağan üstü dönem sebebiyle şirketlerin zarar etme olasılıkları yüksek olduğundan sermaye kaybı veya borca batık duruma düşmelerinin engellenmesi amaçlandığı sonucuna varılabilmektedir.
Sermayenin korunması hükümlerine aykırılık durumunun yaptırımı TTK’nin 447/1, c. maddesinde anonim ve limited şirketler (m. 622. maddesi atfı ile) açısından düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre:
Genel kurulun, özellikle;
Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır.
Hukuki işlem niteliğinde olan şirket genel kurul kararlarının aynı zamanda genel hükümlere göre geçerlilik kazanacağı şüphesizdir. Bu kapsamda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 27. maddesi uyarınca;
Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.
Gerek TTK’nin 447/1, c. maddesi gerekse TBK’nin 27. maddesi uyarınca 7244 sayılı Kanun’un emredici hükümlerine aykırı olarak alınan genel kurul kararları batıl yani butlan ile sakat olacaktır.
Butlan, bir hukukî işlemin, kurucu unsurlarını taşımakla birlikte; geçerlilik şartlarını taşımaması sebebiyle başlangıçtan itibaren hüküm ve sonuç doğurmamasıdır.
Bu açıklamalar çerçevesinde Kanunla getirilen sınırlandırmaları somutlaştıracak olursak; bir genel kurul kararının kurucu unsurları genel kurulun usulüne uygun olarak toplanması ve bir karar almasıdır. 7244 sayılı Kanunla getirilen emredici düzenlemeler ise kararın kurucu unsurlarına değil; geçerlilik şartlarına yani kararların içeriğine ilişkindir.
Butlanla sakat olan bir karar hakkında ilgili herkes, herhangi bir süre sınırlamasına tabi olmaksızın kararların batıl olduğunu ileri sürebileceği gibi, mahkeme de bu durumu resen göz önüne almakla yükümlüdür. Aynı şekilde, (tescili gerekli kararlardan olmamakla birlikte) bu kararların tescili talep edildiğinde sicil müdürlüğü de kararların batıl olduğunu ileri sürebilecektir. Bu durumun sicil müdürlüğü tarafından fark edilmemesi ve tescil edilmiş olması da batıl kararları geçerli hale getirmez.
Ticaret Bakanlığı tarafından düzenlenecek olan bu konudaki uygulamaya dair usul ve esaslar çerçevesinde farklı bir yaptırım öngörülmesi ihtimali olduğunu da belirtmek isteriz.
III. Kanuna Uygun Ve/Veya Aykırı Kar Payı Dağıtımının Vergileme Bakımından Olumsuz Sonuçları
Kanuna Uygun Kar Dağıtımı Halinde;
Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi uyarınca (kural olarak) kar payları üzerinden, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca vergi kesintisine tabi tutulan kazançlar hariç olmak üzere %15 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. Bu vergi kesintisi, kar dağıtımı yapan şirket tarafından ortaklara dağıtılacak kar üzerinden yapılarak beyan edilmekte ve ödenmektedir. Söz konusu %15 oranda vergi kesintisi kurumun değil ortağın vergi yükümlülüğü olsa da sonuç olarak kurum kazancı üzerinden %22 oran ile alınan Kurumlar Vergisi yanında ek bir mali yüküm olduğu konusunda şüphe yoktur.
Kar dağıtımına bağlı olarak karı dağıtan tarafından yapılan vergi kesintisi dışında ayrıca yine Gelir Vergisi Kanunu ile belirlenen istisnalar sonrasında kar payını elde eden (ortak) tarafından da Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile menkul sermaye iradı olarak da beyanname verilmesi ve vergilenmesi gereği doğabilmektedir.
Dolayısıyla kar payı dağıtılmaması halinde işin bir diğer tarafı olan devlet hazinesinin de önemli bir vergi gelirinden mahrum kalacağını da ayrıca ortadadır. Bu gelir kaybı bir yandan kar dağıtımı sırasında yapılması gereken ve yansımaları 2020 yılında görülecek vergi tevkifatı, diğer yandan yansıması 2021 yılında görülecek menkul sermaye iradı ile ilgili vergi olarak ortaya çıkacaktır. Buna göre 2019 bütçe gerçekleşmelerine bakıldığında kar payı dağıtımından elde edilen stopaj gelirinin 4,5 milyar TL, kâr payı ödenen hissedarların beyanı sonucu elde edilen gelir vergisi tutarının ise 6 milyar TL olduğu dikkate alındığında 2020 ve 2021 yılları bütçelerine yansıyacak gelir kaybı konusunda bir fikir edinmek mümkün görünmektedir.
Kanun Sınırlamasına Aykırı Olarak Kar Dağıtımı Halinde;
Diğer yandan 7244 sayılı Kanun ile getirilen sınırlamanın dışına çıkılarak kar dağıtım kararı alınmasının vergi uygulaması yönünden ayrıca değerlendirilmesi gerekli olmaktadır.
Her şeyden önce Vergi Usul Kanunu uyarınca “Vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar.” (md. 19) ve “Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz.” (md. 9).
Kar dağıtımı ile ilgili vergilendirmede vergiyi doğuran olay Gelir Vergisi Kanunu uyarınca “nakden” veya “hesaben” ödeme (md. 94) olarak kabul edilmiş, gerek öğretide ve gerek yargı kararları ile de hukuken ve ekonomik olarak ortağın talep etme hakkı doğduğu anda “hesaben” ödemenin söz konusu olduğu kabul edilmiştir.
Bu çerçevede olay ele alındığında kanuna aykırı olarak dahi fiilen (nakden veya hesaben) yapılmış bir kar dağıtımının vergisel sonuçlar doğuracağı açıktır. Ancak daha sonraki süreçte kar dağıtımına esas işlemlerin iptali söz konusu olursa bu kez doğal olarak daha önce gerçekleşen vergisel süreçlerin de aynı şekilde düzeltilmesinin gerekli olacağı görüşünü taşımaktayız. Bu düzeltme işlemlerinde Vergi Usul Kanunu’nun “vergi hatası” ile ilgili hükümlerinin dikkate alınmasının gerekeceği açıktır.
IV. Sonuç
7244 sayılı Kanun ile TTK’ye eklenen Geçici madde 13. düzenlemesinin uygulanma şartlarını taşıyan şirketler açısından, emredici hükümlere uymak bir zorunluluktur. Yasa düzenlemesinin Ticaret Kanununa veya Anayasal hükümlere uygun veya aykırı olması ayrı bir tartışma konusudur. Ancak bu yasa hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmediği sürece pozitif hukuk bakımından sonuç doğurmaktadır. Kanun koyucu bu düzenlemesi ile yaşanılan olağanüstü süreç sebebiyle, şirket genel kurullarının devredilemez görev ve yetkilerinden olan kar payı konularına müdahale etmiş sınırlama getirmiştir. Aksi yönde alınan tüm kararlar batıl olacaktır ve hüküm ifade etmeyecektir.
Yararlı olması dileğimizle.
Yorumlar (0)
Bu içerik için henüz yorum yapılmadı. İlk yorumu siz yapın.
Yorum Yap
Bu içerik hakkında sorularınızı, görüşlerinizi veya eleştirilerinizi bizimle paylaşabilirsiniz. Email adresiniz kimseyle paylaşılmayacaktır.