| 2911 kişi okudu

Belirli süreli sözleşmeler özellikleri gereği, sürelerinin sonunda kendiliğinden ya da taraflardan birinin sürenin sonunda iş sözleşmesini yenilemeyeceğini bildirmesi halinde süre sonunda sona erer.

Fakat fesihler her zaman sözleşme süresi bitiminde yapılmayabilir.

Taraflardan birinin beyanı ile sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi iki taraf için de cezai sonuçlar doğurur. Bu durumda sözleşmenin kim tarafından hangi nedenle feshedildiği önem taşımaktadır. Süresinden önce yapılan fesih 4857 Sayılı İş Kanunu Madde 24 ve 25’te belirtilen haklı bir nedene dayanılarak yapılabilir. Haklı nedenle feshedilmiş sözleşmeler için tazminat konusunda yasada belirlenen şartlara ve durumlara göre işlem yapılır. Bu nedenler dışında bir nedene dayandırılan fesihler haklı bir sebebe dayanmayan fesih olur. Bu tür fesihler için hak kazanılan alacaklar ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre değerlendirilir.

Süresinden önce haklı bir sebebe dayanılmaksızın feshedilmiş sözleşmeler için öncelikle eğer sözleşmede taraflar için belirlenmiş bir cezai şart var ise fesheden taraf bu cezai şartı ödeme riski ile karşı karşıya kalacaktır. Bu cezai şart sözleşmede hem işçi için hem de işveren için konulmuş olmalıdır. Sözleşmeye yalnızca tek taraf için cezai şart konulması o cezai şartın özellikle işçi bakımından geçersizliğine yol açmaktadır. Usulüne uymadan veya haklı bir sebebe dayanmadan sözleşmeyi fesheden taraf sözleşmede kararlaştırıldı ise bu cezai şartı ödemekle yükümlüdür.

Eğer sözleşmeyi süresinden önce haklı bir sebebe dayanmadan fesheden taraf işveren ise, cezai şarta ek olarak Borçlar Kanunu hükümlerine süre bitimine kadar olan ücretini işçi, işverenden talep edebilir. Bu ücrete kalan bakiye ücreti ya da bakiye süre ücreti denmektedir. Kalan bakiye ücreti yalnızca işçinin isteyebildiği bir ücrettir.

Kalan bakiye ücreti tarafların belirlediği bir tutar olmaktan çok, mahkemenin belirleyeceği bir tutardır. Buna göre hesaplamasında işçinin maddi kaybı ve kazancı, gelir gider dengesi gibi birçok kıstas göz önünde bulundurulmaktadır. İşçi bu süreçte başka bir işte çalışmışsa buradan sağladığı kazanç bu sürelerin ücretinden düşülür. Bu süreler çalışılmayan süreler olduğu için üzerinden SGK payı ödenmez.

Uyuşmazlık halinde Hâkim bütün durum ve koşulları göz önünde bulundurarak miktarını serbestçe belirleyeceği bir ek tazminatın da işçiye ayrıca ödenmesine karar verebilir, ancak belirlenecek tutar işçinin 6 aylık ücretinden fazla olamaz. Bu tazminat bakiye süre ücretinin yanında ayrıca bir tazminattır ve işvereni cezalandırma amacı taşır.

Görüldüğü gibi süresinden önce işverence haksız feshedilen bir iş sözleşmesi cezai şartın, bakiye süre ücretinin ve hatta ek bir tazminatın bile söz konusu olabileceği yüklü miktarda ödemelere sebep olabilmektedir.

Haksız feshi işçi gerçekleştirdiğinde de işveren iş sözleşmesinde belirtilmiş olan cezai şartı işçinin ödenecek ücretinden veya varsa diğer işçilik haklarından tahsil edebilir. Bunun dışında işçinin sözleşmeyi süresinden önce feshetmesi halinde varsa uğradığı mali zararın karşılığı işçinin aylık ücretinin ¼’ tutarında bir tazminatı ve ispat etmek koşulu ile diğer zarar tutarlarını (TBK 439) Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde işçiden ayrıca talep etme hakkına sahiptir. Fakat buna karşılık cezai şarttan farklı olarak bu zararını direkt olarak işçinin ücretinden keserek tahsil yoluna gidemez. İşveren bu talebini fesihten sonra 30 gün içerisinde ancak dava veya takip yoluyla yapabilir. Aksi takdirde Borçlar Kanuna göre tazminat isteme hakkı düşer.



 Paylaş


 Yorumlar (0)

Bu içerik için henüz yorum yapılmadı. İlk yorumu siz yapın.

 Yorum Yap

Bu içerik hakkında sorularınızı, görüşlerinizi veya eleştirilerinizi bizimle paylaşabilirsiniz. Email adresiniz kimseyle paylaşılmayacaktır.